Haaretz bir İsrail gazetesidir…
Hem İbranice hem de İngilizce versiyonu var…
Muhteşem bir gazete ve çok iyi bir mesleki disiplinle hazırlandığı inancımı belirtmek isterim…
Gazetenin sayfa tasarımı ve okuyabildiğim kadarıyla İngilizce versiyonundaki haber ve yorumlar, “gazetecilik” denen mesleğin “incelikleri” ve “akademik yanıyla” dop doludur…
-*-*-
Övmek için söylemiyorum ama çok iyi bir gazete ve bizim açımızdan “özlenen” bir tarafsız görüntü söz konusudur.
Nasıl bir tarafsızlık?
-*-*-
Düşünün İsrail ve Filistin büyük bir savaşın eşiğinde…
İslami Cihad ve Hamas, İsrail Hava Kuvvetleri’nin bombardımanını yanıtsız bırakmadı…
Tel Aviv’e bomba – roket yağdırdı…
30 civarında ölü var…
Bunların 9’u Filistinli çocuk…
3’ü İsrailli…
20’den fazlası ise Filistinli yetişkin…
-*-*-
Peki Haaretz ne yazıyor?
Haaretz diyor ki, “Netanyahu’yu değiştirmek, her zamankinden çok daha acildir”…
Kendi başbakanları için bunu diyorlar.
-*-*-
Peki neden?
Çünkü, Haaretz’e göre Netanyahu, bu sorunun diplomatik anlamıyla ya da müzakere ederek çözülmesiyle uğraşmak yerine; sorunu dışlamayı, ayrımcılık yapmayı, Yahudileştirmeyi ve ırkçıları Knesset’e yani İsrail parlamentosuna getirmeyi tercih ediyor…
Ve yine Haaretz’in başyazısındaki yorumdan yaptığım bir alıntıya göre de “Bu feci strateji şimdi İsrail’in yüzünde patlıyor.”
-*-*-
Netanyahu ne yapıyor?
Gayet açıktır ve çok da acıdır ki, atalarını soykırıma uğratan Hitler’le aynı kafa yapısına sahip olduğu net bir şekilde görülen bu faşist herif, yani Netanyahu, sorunu çözmek istemiyor…
“Öyle bir sorun yoktur – bu topraklar 2 bin yıldır bizimdir” diyor…
Haaretz’in de dile getirdiği 54 yıllık “İşgal” gerçeğini reddediyor…
Çok ciddi anlamda “ayrımcılık” yapıyor…
İsrail vatandaşı Arapları dahi dışlıyor, düşman sayıyor…
Yahudileştirme üzerinde ısrar ediyor…
Ve ırkçı bir çok kişiyi de hem kendi partisi hem de önceden ortağı yaptığı siyasi partiler aracılığı ile parlamentoya taşıyor…
-*-*-
Önce olaya İsrail – Filistin meselesi açısından bir yorum getirmek gerekiyor…
Netanyahu’nun tavrı; sorunu çözücü bir tavır olmayacak…
Çünkü, çok doğal bir şekilde “saldıran Yahudi milliyetçiliği”, “Arap” ya da “Filistin” milliyetçiliği yani Hamas ve İslami Cihad gibi radikal grupların gücünü artıracak…
Çözüm yanlısı liberal Arap tavrı küçüldükçe, cılızlaştıkça cılızlaşacak!
-*-*-
Yani, “milliyetçi baskı”, “milliyetçi direnişi” artırdıkça; felaketin büyüklüğü ve çözümsüzlük bir yana; masumların, ama en çok da çocukların ölümü devam edecek…
-*-*-
Ve gelin, olaya bizim mustarip olduğumuz çözümsüzlükle devam edelim…
Evet Kıbrıs’ta milliyetçilik konusunu tartışalım…
-*-*-
Tıpkı İsrail’de olduğu gibi, “milliyetçi çıkışlar”, “milliyetçi açılımlar”, “milliyetçi siyaset”; karşılık olarak “hoşgörülü demokratik bir tavır” olarak geri dönmeyecek…
-*-*-
Geçmişe bakın…
1955’te Rumların başlattığı milliyetçi örgütlenme, akabinde 1958’de bizim içine düştüğümüz milliyetçi çıkmazı düşünün ve geldiğimiz noktayı lütfen analiz yapın!
-*-*-
Yani akıl var mantık var; özellikle bizim açımızdan, milliyetçi saldırganlık ya da milliyetçi uyuşmazlık yüklü tavırların bizi getirdiği noktadan memnun musunuz?
“Memnunum” diyen; kesinlikle yalan söyler…
-*-*-
Sonuç mu?
İşte Filistin – İsrail sorunu…
Dinci, ırkçı, dışlayıcı, düşman ilan edici, sorun yokmuş gibi davranıcı, Yahudileştirici, Araplaştırıcı veya bize gelirsek, Türkleştirici ya da Elenleştirici siyaset; nereye gitse, çatışmaktan kaçamaz…
Ve çatışma, savaşa dönüşürse, hep yoksullarla çocuklar ölür…
-*-*-
Bugün bayrammış!
Hade yahu siz da!
Ne bayramı?
Neyin bayramı?
Çocuklar ölürken bayram olmaz!
