EğitimKıbrısManşetSiyaset

Öztürkler’den çarpıcı yazı: “Her Kap Kendi İçindekini Sızdırır!”

Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı Yüksek Öğrenim ve Dış İlişkiler Dairesi Müdürü Ziya Öztürkler bugün yayımlanan köşe yazısında, küresel salgın döneminde dışlanan sanatçıların durumu ve yönetimde yaşanan üslup ile duruş eksikliklerine dikkat çekti

Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı Yüksek Öğrenim ve Dış İlişkiler Dairesi Müdürü Ziya Öztürkler bugün yayımlanan köşe yazısında, küresel salgın döneminde dışlanan sanatçıların durumu ve yönetimde yaşanan üslup ile duruş eksikliklerine dikkat çekti.

Öztürkler’in köşe yazısından dikkat çeken kesitler şu şekilde:

Küresel salgın döneminde yalnızlığa terkedilen sanatçıya ne demeli?

Sorgulayabilen, düşünebilen ve üreten insan sadece o ya da bu meselelerle mi ilgilenir? Mesleğinin dışındaki hareketlerin kaygısını taşıyamayan, tavır koymayan bir toplumdan sanatın varlığını-yokluğunu fark edip tüketimini bekleyebilir miyiz?

Toplum her koşulda her konuda bilinçli olmaya, emek vermeye ve talep etmeye hazır mı? Hazır değil mi?

İnsan aklı tercih ettiği yaşam biçimi ile kendisini, gelecek kuşakları ve ailesinin, sevdiklerinin de gelecek kuşaklarının nasıl bir tehlike ile karşı karşıya bıraktığını fark edemiyor mu? Edebiliyorsa ne yapıyor; sorgulamayan, araştırmayan kişiler etrafında yaşananları ne zaman sorgulamaya başlayacak? Veya başlayabilecek mi?

Aslında en temel sorun belki de evlatlarımızı yetiştiremiyor olmamızdan kaynaklanıyor. Çocukların ileride yaşamın sorumlu ve nitelikli bir halkası olacağını fark etsek ve onları koruyup kollamak yanında üreten, sorgulayan ve kendi ayakları üzerinde duran bir birey olması gerektiğini aklımızdan çıkarmadan hareket etsek bazı şeyler daha kolay olacaktır.

Üslup kişinin kendisidir…

Bir halk özdeyişiyle, “Her kap kendi içindekini sızdırır.” İçeriğin, özün, kendine en uygun biçimi bulmasının yoludur. Toplumsal üretimin ve ilişkilerin her alanında, her boyutunda üslup estetik ve iyi ölçütlerinden biridir.

Anlattığım gibi tekrar vurgulayalım: Bizim üzerinde durduğumuz üslup, kuşkusuz gerçekliğin, hakikatin en güzel ve en yetkin anlatımı anlamında bir kavramdır. Temelinde gerçeklikte bağlılık vardır; gerçekliği en etkili, en yetkin ve ustalıklı anlatma amacını taşır.

Bu ölçüt, aynı zamanda toplumsal sorunlara çözümde, bu çözümlerin topluma ulaştırılması ve benimsetilmesinde, propaganda biçimlerinde, en önemlisi de yeni bir insanın yaratılması sürecinde bir ritim ve uyum ayarıdır.

Maalesef ülkemizde üslup ve duruş sıkıntısı vardır. Nerde, nasıl, ne şekilde konuşulacağı ve aktarılacağından tutun; nasıl bir duruş sergileneceğine kadar ciddi sıkıntılarımız vardır?

Her kap kendi içindekini sızdırırken sızıntının yarattığı problem ve sorunlar anlatılacak gibi değildir. Örneğin ülkemizdeki politikacıların çıkmış oldukları TV programından sonraki sızıntılar bazen sele dönüşmektedir.
Dedik ya! Üslup ve duruş gerçekten bazı uyum ve güven sorunlarını aşabilmek için ciddi bir ihtiyaçtır.

 

Diğer Haberler

Başa dön tuşu