KıbrısManşet

CTP ruhu!

Eğer içinde bulunduğumuz bu “yoksul” ve “çaresiz” dönemde, ipleri veya kontrolü tam anlamıyla yitirirsek, sonumuzun çok daha kısa sürede geleceğini de unutmamız gerekir

Covid 19 ile mücadelede tünelin ucunda ışık göründüğünü Dünya Sağlık Örgütü açıkladı…

Evet, şu anda durum çok kötü…

Daha insanlar hastalanacak ve ölecek ama önümüzdeki yılın ilk yarısına kadar, özellikle zengin ülkeler, bu illetten kurtulmuş olacak…

-*-*-

Mutlaka bize de bir şekilde “aşılanma sırası” gelecek…

Daha doğrusu, bu işleri çok iyi takip eden bir kardeşimiz anlattı; AB, Covid 19 ile ilgili aşı tedbirlerini ve siparişlerini, tek bir kalemde yapmış…

Ve “Kıbrıs Cumhuriyeti” için de “sipariş” verilmiş…

“Kıbrıs Cumhuriyeti” için sipariş verilen miktar içerisinde “300 bin adet” de “bizler” için ayrılmış!

-*-*-

“Bizler” derken?

Tabii ki Kıbrıslı Türklerden bahsediyorum!

-*-*-

Kısacası, “Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes” aşılanacak!

Bakın seyredin; o gün, yani aşılanma günleri yaklaştığında, Güney ve Kuzey’deki “ELAM’cılar” karşılıklı tepki yağdıracaklar!

Ve çok ciddi sıkıntılar olabilecek!

-*-*-

“Anavatan yanımızdadır” diyenleri duyar gibiyim…

İnşallah, “maddi destek” konusu gibi olmaz…

Çünkü, Anavatan dışında maddi destek bulabileceğimiz kapı yok ve önümüzdeki Covid 19 sıkıntılı bütçe dönemimizde, neredeyse 3 veya 4 milyar TL’ye ihtiyacımız olacak!

-*-*-

Daha önce de yazdım; neredeyse 350 milyar TL’lik 2021 bütçe yılı açığı beklentisindeki Türkiye için, 3 veya 4 milyar TL bulup KKTC’nin açığını kapatmak hiç de zor değil!

Ama son üç yılda, askeri harcamalar dışında, 100 milyon TL bile vermeyen; verdiği veya yaptığı her maddi desteği de “parayı veren düdüğü çalar”la ışıklandıran Türkiye, 3 veya 4 milyar TL verirse; bunu hesabını çok daha ağır ödetecek!

-*-*-

Ağır hesap ödetme, falakaya vurdurtma gibi işkence modellerini akla getirmesin!

Ama, bu kadar ciddi anlamda maddi destek; “tuvalete giderken bile izin alınması gerektiğini” dayatacaktır!

Bilmem anlatabildim mi?

-*-*-

Şimdi bir sürü bukalemun cinsi kardeşim bu yazdıklarımı “Yine Türkiye’ye saldırıyor” şeklinde yorumlayabilir…

Önceden “gardımı alayım”; denemeyin!

Benim Türkiye ile hiç bir derdim yok!

Türkiye ile çok iyi geçinmemiz gerektiğini inatla ve ısrarla savunan biriyim!

-*-*-

Benim derdim; bu dönemde yani Covid 19 rahatlaması veya hafiflemesi sürecinde çok ciddi siyaset üretmemiz gerektiğidir.

Eğer içinde bulunduğumuz bu “yoksul” ve “çaresiz” dönemde, ipleri veya kontrolü tam anlamıyla yitirirsek, sonumuzun çok daha kısa sürede geleceğini de unutmamız gerekir.

-*-*-

Bu tehlike, sadece bizim yani Kıbrıs Türk toplumunun tükenişi ile alakalı değildir.

Bu tehlike kapsamında, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin federal bir çözümle mutlu oluşacak olası mutlu geleceği de bulunmaktadır.

Yani, “biz yok oluyoruz, bu nedenle verebileceğimiz tavizleri zorlayalım” demiyorum!

“Her iki toplum verebileceği tavizleri zorlamalıdır” diyorum!

-*-*-

İşte bu nedenle, şu anda kurulduydu, kurulamadıydı diye didindiğimiz “geçici, kalıcı, geniş tabanlı, dar alanda paslaşmalı, erken seçim hükümetimiz” aslında çok önemlidir.

Ve yine işte bu nedenle, şu andaki meclis ve vekiller çok önemlidir…

-*-*-

“Hayat memat” meselesinden söz ediyorum!

Mavi Vatan hamasetinden değil!

-*-*-

Kıbrıs sorunu öyle veya böyle çözülecek!

Çünkü, salgın süreci sonrası, bölgedeki enerji kaynakları üzerindeki yoğunlaşma yeniden artacak.

Bu yoğunlaşma sürecinde de “sorun” istenmeyecek.

İçerisinde Türkiye’nin de olacağı, hırlaşmalar, zıtlaşmalar, dalaşmalar ve akabinde çözüm bulmalar mutlaka olacak!

Bütün bunlar olurken, bizim Maraş’ta bisikletle gezmeler, hamasi nutuklarla geçen “köyün delisi” davranışında kalmamız, asla kabul edilebilir bir şey değildir.

-*-*-

Bu yüzden de “erken seçim hükümeti” dense de adına, yürekli, sağlam, dik duruşlu olmak çok önemlidir.

-*-*-

Joe Biden, 20 Ocak 2021 Çarşamba günü, Amerika Birleşik Devletleri’nin Wahington D.C. kentindeki Capitol Building adlı binasının West Front adlı cephesindeki törenle, “Devlet Başkanı” olacak… Yemin ederek göreve başlayacak…

Barack Obama döneminde Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Yardımcısı olan Anthony Blinken, çok yüksek bir olasılıkla Dışişleri Bakanı olacak…

ABD, Türkiye için “hibe programı” falan hazırlamış durumda…

Bu program kapsamında, Türkiye’nin “demokratikleşmesi”nden söz ediliyor…

Elbette bunlar, Covid 19 sürecinde, kamuoyunun apaçık tartışmadığı konular ama “şrak” diye karışımıza çıkacak.

-*-*-

Bu konularla haşır ve de neşir bir “hükümet” çok önemlidir…

Bu konuların, tamamen Türkiye Dışişleri’nin inisiyatifine terkedilerek, sadece izleniyor olması, “şaka bile olamamamız” anlamına gelmektedir ve hamaset çamuru altında affedersiniz ama geberip kalmamızdır…

-*-*-

Bizim, evet erken seçim tarihi belirleyecek olsa da; kesinlikle ekonomi, sağlık, eğitim, bayındırlık, turizm gibi çok çok çok acil konularla ilgili program ve de plan yapacak bir hükümete ihtiyacımız vardır.

Ama aynı zamanda, geleceğimiz adına çok yüksek tonda ses verecek de bir hükümete ihtiyaç vardır.

-*-*-

Mesajım daha çok CTP’yedir belki ama tüm siyasilere gitsin; “… bu toplumun, belki de kuruluş tarihinizden bu yana, hiç bir dönemde olmadığı kadar; CTP ruhuna ihtiyacı vardır”.

-*-*-

CTP ruhu güçlenirse; aslında hükümette olmaya da ihtiyaç yoktur ama o ruhun hükümette bulunması, toplumsal varlığımız adına çok değerlidir!

-*-*-

Haaaa CTP ruhu ne midir?

Bilenler, bilmeyenlere anlatsın!

(Bir ipucu vereyim; 1994’te o ruh teslim edilmişti!)

Diğer Haberler

Başa dön tuşu